24 Aralık 2016 Cumartesi

Ano Hana -Anime Yorumu

ANO HANA


                   


Ano hana dram, sadakat ve arkadaşlık konulu duygusal bir animeydi. Yıllar önce arkadaş olan karakterlerimizden biri daha küçükken ölüyor ve yıllar sonra kendini gruptan birine, Jintan'a, gösteriyor. Ölmeden önce bir şey dilediğini bu dileği gerçekleşmediği sürece ruhunun arada kaldığını diğer tarafa geçemediğini söylüyor. İlk başta bunu yaz buhranı sanan Jintan sonunda durumu kavrıyor ve arkadaş grubunu tekrar bir araya getirip Menma'nın dileğini bulup gerçekleştirmeye çalışıyor. 

Konusu bu şekilde olan animedeki duygular gerçekten samimi bir şekilde işlenmiş. Yer yer ağlayıp yer yer gülüyorsunuz. Karakterlerde çok derin kişiliklere, yaralara sahipti. Her birinin acısını, kıskançlığın, üzüntüsünü hissedebiliyorsunuz izlerken. Yani karakterler gayet başarılı işlenmişti.




Benim bu animede en beğendiğim şeylerden bir tanesi de ending şarkısıydı. Bu animeyi özlediğim zamanlar hunharca bu şarkıyı dinliyor ve duygulanıyordum. Cidden çok güzel ve özel bir şarkı benim için.

Son sahnesi çok çok çok fenaydı. Ağlamaktan pert oldum resmen. Arada açıp açıp izliyorum hala o sahneyi. Final sahnesindeki duygu aktarımı gerek seslendirmeler olsun gerekse çalan şarkı olsun gerçekten çok duygulandırıcı ve başarılıydı.



Bir de live action filmi varmış fakat ben izlemedim. Boş bir vaktimde izlemeyi düşünüyorum.





Böyle dram ve ağlamalık bir anime arıyorsanız Ano Hana tam sizin için. Hoşçakalın^^



17 Aralık 2016 Cumartesi

Akatsuki No Yona- Anime/Manga Yorumu

AKATSUKİ NO YONA

Konusu

Krallığın tek prensesi Yona, hep el üstünde tutularak büyütülmüş, saraydan çıkmamış klasik bir prensestir. Çocukluk aşkı kuzeni Soo-Won'un, 16. yaş gününde babasını öldürmesi üzerine koruması Hak ile beraber saraydan kaçarak yeni bir hayata atılır.



Yorumu

Akatsuki No Yona, uzun zamandır izlediğim en güzel animeydi. Biraz romantizm, komedi, aksiyon içeren anime Yona'nın aşık olduğu Soo-Won'un tahta geçmek için Yona'nın babası kralı öldürmesi ve Hak ile Yona'nın beraber saraydan kaçmaları ile başlıyor. Bu süre içinde efsanedeki 4 ejderi bulup krallığın iyiliği için savaşıyorlar. Bu animeyi beğenmemin sebeplerinden bir tanesi de başrol kızımızın klasik Japon utangaç tatlı kızlarından olmaması, zaman içinde çok fazla değişime uğraması ve güçlü hale gelmesi onu benim favori anime karakterim yaptı.


Diğer karakterlere gelecek olursak, Hak'ın Yona'ya olan sadakati, sevgisi çok güzeldi. 4 ejderin 4'ü de birbirinden farklı karakterlerdi ve kendine özgü özellikleri vardı. Yona'yı animedeki bütün erkeklerle shipledim mesela çünkü bütün karakterler güzel işlenmiş, çok iyi karakterlerdi. Ama benim favorim tabiki Shin-ah. Hala arada açıp onu konu alan bölümü izleyip duygulanıyorum.



Bu fanart'ı çoooook sevdim.Hatta baya uzun bir zaman telefon arka planım buydu.

Animenin kurgusu iyi düşünülmüş, çizimleri de gayet güzeldi. Seslendirmeler falan her şeyi ben çok çok  beğendim. Anime bitince de oturdum mangasını bitirdim şuan mangasının yeni bölümünü bekliyorum hala devam ediyor. Normalde güncel mangalara yeni bölüm beklemeyi sevmediğimden bitmiş mangaları okurdum fakat buna sabredemedim ve başladım.

Mangasını daha çok beğendim aslında zaten animede 4 ejderi tamamladıktan sonra bitiyor, mangada bütün ekip birlikte savaşıyor. Soo-Won ne kadar ilk başta kralı öldürse de bence gayet iyi bir karakter. Krallığın barışı, birliği için uğraşıyordu.


Kısacası bu animeyi izlemediyseniz hemen başlayın derim emin olun hiç sıkılmayacak hemen bir sonraki bölümü açmak isteyeceksiniz. Bir daha ki yorumda görüşmek üzere ^^









24 Eylül 2016 Cumartesi

Angel Beats - Anime Yorumu







ANGEL BEATS

Konusu

3 Nisan-26 Haziran 2010 tarihlerinde yayımlanan Angel Beats! 13 bölümden oluşmaktadır. Hikayeyi Seiji Kishi yönetip, Jun Maeda kaleme almıştır. Aksiyon, dram, komedi ve doğa üstü güçler türlerini barındıran anime, bazen güldüren bazen de ağlatan hüzünlü duygusal yapısıyla size karmaşık duygular yaşatacaktır.

Yorumu

Angel Beats'in çok ağlatan bir anime olduğunu sağdan soldan duymuşsunuzdur. Angel Beats, derin bir konuya sahip, güzel bir animeydi ancak bölümlerin arasına çok ara koyduğum için beni fazla etkilemedi ama yine de her bölümünü zevkle izledim. Konusuna değinmek gerekirse baş kahramanımız Otonashi uyanıyor ve tamamen farklı bir dünyada olduğunu ayrıca hiçbir şey de hatırlamadığını farkediyor. Orada karşılaştığı Yurippe ona meleklerle olan bir savaşın varlığından söz ediyor ve olaylar böyle başlıyor. Öncelikle her karakterde çok fazla acı çekmiş, derin karakterlerdi. Keşke daha fazla bölüm olsaydı da diğer karakterlerinde geçmişlerini görebilseydik diye düşünüyorum ama bu şekilde de finali gayet güzeldi.



18 Mart 2016 Cuma

16 Life -Manga Yorumu


16 LİFE


KONUSU

Saya sıradan, uyuşuk bir lise öğrencisidir. Bir gün karaokede heyecanlı bir şekilde en sevdiği sanatçı Takase Kazuki’nin şarkısını söylerken, Takase Kazuki’nin kendisi de onu seyretmektedir.

YORUMU

   Bu manga da kısacık bir mangadır. 11 bölümden oluşuyor. Son günlerde hep boş zamanlarda okuduğum kısa mangalara kısa kısa yorum yapıp geçiyorum. Bu manga da hastanede sıra beklerken sıkılıp bir kaç saatte bitirdiğim bir mangadır. Biliyorum hep shoujo, kısa mangalar falan yorumluyorum bu aralar çünkü bugünlerde o kadar üşengecim ki yatağımdan çıkamıyorum. Neyse size manganın konusundan bahsedeyim. Mangamızın konusu çok ilgi çekici. Sıradan liseli bir kızın yakışıklı, eski rock grubu üyesi bir yapımcı tarafından keşfedilmesiyle başlıyor olaylar. Kızla çocuk birbirine bir şeyler hissediyor.Kız çıkış yapıyor falan çocukla dedikoduları çıkıyor. Kızın geleceği mahvolmasın diye kıza yalan söyleyip onu terk ediyor. Sonra tabi mutlu son...
    Bence konusu güzeldi ben böyle keşfedilme işlerini severim fakat çizimlerin gözleri çok büyüktü. Ben böyle gözlerden gerçekten hiç hoşlanmıyorum neden bilmiyorum ama batıyor sanki.
   Böyle, kısacık bir yorum oldu. Bir daha ki yorumda buluşmak üzere ^^



12 Mart 2016 Cumartesi

Ookami Shoujo to Kuro Ouji -Anime Yorumu






OOKAMİ SHOUJO TO KURO OUJİ

KONUSU

16 yaşındaki Erika Shinohara, arkadaşlarıyla erkek arkadaşı olmadığı halde varmış gibi gösteriş yapmaktadır. Olayı abartıp yakın kız arkadaşından kendisini aramasını isteyerek sanki erkek arkadaşıyla konuşuyormuş gibi telefonda gösteriş yapmaktadır.
Sınıf arkadaşları bu meçhul "erkek arkadaşı" görme isteklerinde ısrar edince kendisine harıl harıl bir erkek arkadaş fotoğrafı bulmaya çalışır. Dışarı da dolaşırken havalı bir çocuk görür ve fotoğrafını çekerek arkadaşlarına "Erkek Arkadaşı" olarak tanıtır. Ancak şunu aradan kaçırmıştır;
Fotoğrafını çektiği kişi kendisiyle aynı okula giden "Kyouya Sata" dır.
Kantinde karşılaşmalarıyla ve Erika'nın onun köpeği olması bir olmuştur.


YORUMU

   Ookami Shoujo to Kuro Ouji diğer adıyla Wolf Girl & Black Prince, sevdiğim komik bir anime. Erkek karakterimiz çok odundu falan ama kızla olan tuhaf ilişkileri, yüz ifadeleri animeye ayrı bir hava katmıştı. Karakterlerimiz, Erika'nın erkek arkadaşı diye, okulun prensi olduğunu bilmeden, Sata'nın resmini arkadaşlarına göstermesiyle tanışıyor. Okulda bu söylenti yayılınca Sata Erika'yı satmadan sevgili rolü yapıyor. Erika Sata'nın iyi biri olduğunu falan düşünürken birden çocuk 180 derece değişip sadist bir psikopata dönüyor. Kızı köpeği yapıyor... Ciddi ciddi köpeği yapıyor.




  Şu yüz ifadelerine bakar mısınız ? Yer yer Sata'ya sinir oluyordum ama ikisi bir araya gelince gerçekten samimi ve komik oluyorlar. Ne kadar odun olsada, Nozomi ona kız ayarlamaya çalıştığında Erika'ya sadık kaldı. Favori sahnem randevuya çıktıkları zaman Erika'nın diğer sevgililerin yaptığı şeyleri yapmak istemesi, Sata'nın ona kızması, Erika'nın tek başına gezintiye çıkması ama sonunda Sata'nın, Erika'nın gönlünü yapması çok güzeldi. 



  Mangası var ama okumadım. Animenin finali açık uçluydu ama diğer shoujo animelere göre güzeldi. 



  Bir live action filmi var. Mayıs 2016'da vizyona girecek. Başrolünde yine Kento Yamazaki oynuyor ^^ Yukarıda oyuncuları görebilirsiniz.



Hiren Trip -Manga Yorumu







HİREN TRİP

KONUSU

Birinci sınıf öğrencisi ve bir mangaka olmayı hedefleyen Miu gizli bir yanı bulunan öğrenci kurulu başkanıyla tanışır. Havalı ama sessiz başkan tarafından itilip kakılırken Miu’nun fırtınalı okul hayatının perdeleri aralanır.


YORUMU
   Hiren Trip, 8 bölümcük kısa bir mangadır. Güzel bir mangaydı ben beğendim. Konusundan bahsedeyim biraz. Ana karakterimiz Miu; okul başkanı, kendinden büyük, yakışıklı Kousei'ye aşık olur. Kousei başta kızı tersler falan ama sonunda kıza birdenbire çıkma teklifi eder. Burada ben şaşırmıştım ama Kousei'nin ne ayak olduğu son bölümlerde ortaya çıktı. Bu arada Miu mangaka olmayı hedefliyor, abisi de yazar. Miu'nun abisi Kousei'nin üvey ablasıyla çıkıyor. Kousei de bunu bildiğinden Miu'ya çıkma teklif ediyor. Bunu söylediği zaman az sövmemiştim Kousei'ye. İlk defa manganın erkek karakterini sevmedim. Üvey ablasına aşık olduğu için saçma bir takıntı olayı vardı Miu'yu peşinden koşturdu ama sonunda yola geldi.
    Öğrenci Konseyi'nin diğer iki üyesi Luna ve Hinata da çok tatlılardı. Son bölümde sevgili oldular. Aşağıdaki sahne favorim.






  Manganın bitişinde birkaç yıl sonraki hayatlarını gösterdiler. O bölüm çok şekerdi.

  Bence güzeldi. Kısaydı, sakindi, hoştu. Çerezlik okuyabileceğiniz mangalardandır.



Kimi Ga Suki -Manga Yorumu




KIMI GA SUKI

KONUSU

Aki her zaman basketbol klüp arkadaşı Mase'den hoşlanmıştır. Ancak ona itiraf edememiştir. Bir gün itiraf etmeye karar verir. Ama başka okuldan bir çocukta ona itiraf eder. Ama bu çocuk bir kaza geçirir. Vicdanı ve aşkı arasında kalan Aki Mase'yi reddederek Koichi ile çıkar. Kocihi ile güzel vakit geçiren Aki gerçekte kimi seviyordur? Ve sonunda kiminle beraber olacaktır?


YORUMU

    Kimi Ga Suki, benim bir günde bitirdiğim kısacık bir mangadır. Kısa olduğundan olsa gerek fazla bir olay yok. Baş karakterimiz Aki ilk başta en yakın arkadaşı Mase'yi seviyor. Daha sonra ise iyi kalpli, kendisini seven bir çocukla karşılaşıyor. Aki Mase'nin hediyesini kaybedince Koichi o hediyeyi ararken bir kaza geçiriyor. Basketbolcu olan Koichi bacağından yaralanıp basketbola bir süre geri dönemeyince Aki vicdan azabı duyuyor ve günlerini onun yanında geçirmeye başlıyor. Koichi'nin güzel sözlerinden etkilenerek onu sevdiğini düşünüyor. Bu arada Mase Aki'ye açılıyor ama dediğim gibi Aki Koichi'yi sevdiğini düşündüğü için onu reddediyor. Koichi ve Aki çıkmaya başlıyor. Bir sonraki dönem aynı sınıfa düşüyorlar ve Aki'nin arkadaşı Mase'den hoşlanmaya başlıyor. Aki Mase ve arkadaşını yan yana görünce üzülüyor ve aşık olduğunu sandığı Koichi'yi sevgili olarak değil de arkadaş olarak sevdiğini anlıyor. Mase'ye aşık olduğunu söylüyor ve Koichi'den ayrılıyor. Mase de Aki'nin arkadaşından ayrılıyor ve mutlu son...

   Kimi Ga Suki sanırım L-DK'nin mangakasının mangasıymış.Manga kısa olduğu için canınız sıkıldığında okuyabilirsiniz fakat ben Aki'yi hiç sevmediğim için mangayı da pek sevemedim. Erkek karakterlerimiz iyi hoş da Aki çok dengesizdi. Dediğim gibi boş zamanınızda aşk konulu kısa bir manga arıyorsanız Kimi Ga Suki'yi okuyabilirsiniz. 



8 Mart 2016 Salı

Orange -Manga Yorumu




ORANGE


KONUSU


 Bir gün Takamiya Naho on yıl sonra gelecekten gelen, kendisi tarafından yazılmış bir mektup alır. Mektup o gün tam olarak yaşanacak olayları anlatmaktadır. Bu olaylardan biri de Naho’nun sınıfına Naresu Kakeru adında yeni bir öğrencinin transfer olacağıdır.
On yıl sonraki Naho mektupta bir çok pişmanlığının olduğunu defalarca belirtir ve geçmişteki Naho’nun doğru kararlar vererek bu pişmanlıkları düzeltmesini ister, özellikle Kakaru ile ilgili olanları. Bundan daha şaşırtıcı olan ise on yıl sonra Kakeru’nun artık onlarlabirlikte olmayacağıdır. Gelecekteki Nahoondan Kakeru’ya gözkulak olmasını ister. 



YORUMU

       Orange benim en en sevdiğim mangadır. Bakmayın her yorumladığım mangayı/animeyi sevdiğimi söylediğime sadece yorumlamaya sevdiklerimden başlamak istedim. 
Öncelikle yukarıda konusunda bahsedildiği gibi fantastik bir olay var ama sanki normalmiş gibi işlenmiş ve rahatsız etmiyor hatta mangaya bir ilginçlik katmış. Bütün karakterler o kadar sıcak ve güzeldi ki en beğendiğim mangalarda bile eleştirilecek yerleri eleştiririm ama bu mangada eleştirilecek bir şey bulamadım.
     Başrol karakterimiz Naho çok tatlı bir kızdı. Duygularının işlenişi çok gerçekçiydi. İnsan ister istemez davranışlarına hak veriyordu. Kakeru ise hüzün, pişmanlık dolu ruhunu gülümseyerek gizleyen sessiz sakin bir çocuktu. Suwa'nın Naho'ya aşık olmasına rağmen onu kendi elleriyle Kakeru ile birleştirmesi falan benim mangada en çok hoşuma giden yerlerdendi. Azusa ve Saku'nun sevgili olmasını çok istemiştim ama öyle bir şey gösterilmedi. Takako da çok havalı ve fedakar bir karakterdi. Saku benim favori karakterlerimden biriydi. Çok ciddi aynı zamanda çok da komikti. Azusa ile atışmaları çok eğlenceliydi.

                  

                          

      Normalde 2. erkek karakterler başrol çiftimize sorun çıkarır falan ama bu mangada bu yoktu. Bu da benim Suwa ve Kakeru'yu eşit olarak desteklememi sağladı. Final bu açıdan çok tatmin ediciydi. 10 yıl sonraki gelecekte Suwa ile evliydi ve çocukları vardı. Paralel evrende ise Kakeru ile birlikteydi. 
      Aşk meşk olaylarını geçerek karakterler arasındaki arkadaşlığa gelelim. Bu mangada en önemli kavram aslında arkadaşlıktı. İlk başta sadece Naho olsada ilerleyen zamanlarda hepsi birlikte Kakeru'nun ölümünü engellemeye çalıştılar. Bu süreçte birbirleriyle olan bağlarının ne kadar güçlü olduğunu görüyoruz. 
     Türü dramdı ama yerinde bir dramdı. Bazen güldürdü bazen ağlattı. Bütününe bakarsak her şey ölçülüydü. Çizimleri de çok güzeldi. Bende de saçma bir takıntı var çizimleri güzelse bayıla bayıla okuyorum ama çizimler kötüyse konu güzelde olsa okuyasım gelmiyor.

Bu sayfa beni gerçekten öldürdü yani Kakeru öldü sanıp ağlamıştım.


Bu sayfada beni en çok ağlatan sayfadır. Son kare çok anlamlıydı. Beni bitirdi yani.

Bu sayfada arkadaşlıklarının ne kadar güzel olduğunu görebilirsiniz.


     2016 yazında animesi çıkacak diye bir şey duymuştum ama doğruluğundan emin değilim. Umarım doğrudur.

                                         

       12 Aralık 2015'de bir live action filmi çıktı. Henüz internete düşmedi. Düşer düşmez izlemeyi planlıyorum. Kakeru rolünde Kento Yamazaki oynuyor. Kendisi L-DK filmini izlediğimden beri benim favori Japon aktörüm. Son zamanlarda neredeyse bütün live actionlarda o oynuyor. Mangalardaki bütün erkek karakterlere uyuyor. İşin güzel yanı oynadığı bütün karakterler benim favori karakterlerim. Neyse çok fazla fangirl konuşması yaptım. Aşağıdaki resimde filmdeki karakterleri görebilirsiniz :)


                    



        Yazılarımı gözden geçirirken farkettim de çok spoiler veriyorum.Bunu yazının sonunda yazmam ne kadar doğru bilmiyorum ama yorumlarımı mangaları okuyup veya animeleri izleyip okursanız sevinirim :)


                              Yazıyı baya uzattım ama özetle, okunmasını tavsiye ederim :)

1 Mart 2016 Salı

Strobe Edge -Manga Yorumu






STROBE EDGE


KONUSU

Sevimli ama bir o kadarda saf kızımızNinako hayatında daha önce hiç aşık olmamıştır, doğal olarak aşkın ne anlama geldiğini bilmemektedir. En yakın arkadaşı Daiki'ye duyduğu sevginin aşk olduğu zannettiği anda okulun havalı çocuğu Ren'le karşılaşır ve gerçek aşkın ne olduğunu o zaman anlar. Bütün cesaretini toplayıp Ren'e ilan-ı aşk eder ama ortada büyük bir sorun vardır. Ren'in zaten bir kız arkadaşı vardır bu yüzden Ninako eli mahkum geri çekilmek zorunda kalır. Eee sonrası? Bu aşk hikayesi burda mı bitecek? Tabiki hayır, Ninakoaşkından hem vazgeçer hemde geçmez bu çelişki arasında bocalayıp dururken Ren'in en yakın arkadaşı Andou da Ninako'ya çoktan aşık olmuştur bile...


YORUMU 

 Strobe Edge, Ao Haru Ride'nın mangakası Sakisaka Io'nun 2007-2010 yılları arasında yayımlanmış şeker bir mangasıdır. Mangadaki karakterlerin hepsi çok şekerdi. Kötü karakter yoktu. Çizimler Ao Haru Ride gibi çok güzeldi zaten Ren Kou'ya Ninako Futaba'ya benziyordu.   
  Öncelikle başrol karakterimiz kız fazla şeker ve saftı bu bir yerden sonra beni sıktı çünkü en ufacık şeyleri bile kafasına takıp üzgün üzgün geziniyordu. Ren'i yorumlayacak olursam, bence Ninako'dan hoşlandığını anladığı anda onu görmeyi bırakmasını, tamamen sevgilisine odaklanıp sadık kalması çok hoştu. Ama mangadaki bütün kızların Ren'e ayılıp bayılmaları biraz abartı gibiydi. Bu mangada çoğu kişi gibi benim de favorim Andou'ydu. Geçmişinde yaşadığı olay çok üzücüydü. Andou ve Ren'in arkadaşlığına hayran kaldım hele birbirlerine 'Salak' diye seslenişleri çok komikti. Ninako'nun Andou'yu seçmesini istemiştim. Seçmedi ama yine de hiç umut vermedi o da hep Ren'e sadık kaldı. Yan karakterlere gelelim, Daiki ve Sayuri ikilisi çok tatlıydı. Terada ve Sayuri'nin geçmişini duyunca Terada'ya çok gıcık oldum ama Daiki'yle arasına girmediği iyi oldu. Sonlara doğru Andou'nun Ninako'dan vazgeçtiği,ağladığı sahneler çok üzücüydü. Her ne kadar Mao'yu, Andou'yu aldatsa da hatasını anlamış ve onu seviyor olduğu için ikisinin birlikte olmasını istiyordum fakat öyle bir şey gösterilmedi. İkisinin bir özel bölümü olsa çok güzel olurdu. 
Bu sahne favori sahnem gerek çizim gerekse Ren'in itirafı mükemmeldi.



   Bu arada manganın bir live action filmi var. Ren karakteri güzeldi ama Ninako'yu pek beğenemedim. Andou karakterini de mangadan dolayı süper yakışıklı biri bekliyordum, öyle olmadı ama kötü bir film değildi. Film müziği güzeldi. 


  Özetle sakin, masum bir aşk hikayesiydi. Shoujo severlerin beğenebileceği bir manga. Ben de çok beğenerek okudum. Herkese 
tavsiye ederim.

28 Şubat 2016 Pazar

Ao Haru Ride -Anime/Manga Yorumu


                                       


AO HARU RIDE


KONUSU

Futaba Yoshioka ortaokul öğrencisiyken diğer çocuklara benzemeyen kibar ve sessiz Kou Tanaka'dan hoşlanıyordu. Daha sonra Kou Tanaka evinden taşındı ve ikilinin bağları koptu. 
Lise birinci sınıfın sonunda Futaba tekrar onunla karşılaşacaktır. Kou Tanaka'nın adı Kou Mabuchi olmuştur ve karakteri ortaokul günlerinden oldukça farklı görünmektedir.



YORUM

   Ao Haru Ride benim en sevdiğim shoujo mangadır. Ayrıca 12+2 bölünlük bir animesi vardır. Ben ilk önce animesini izlemiştim. Openinge ve Chelsy'nin I will şarkısına hayran kalmış, hemen indirmiştim. Çizimler, konu, karakterler çok hoştu. Animeyi izledikten sonra Kou'ya aşık olmuş, bir süre etrafta Kou diye gezinmiştim. Animesiyle ilgili tek hoşuma gitmeyen şey yarım kalmış olmasıydı neredeyse 2 sene geçti fakat hala 2.sezon gelmedi. Animenin yarım kalmış olmasının nedeni, manganın anime yayınlanırken devam ediyor olmasıymış.

                              

   Animesini çok beğendiğim için mangasını da okudum ve animeden daha çok beğendim. Çizimleri gerçekten diğer mangalardan farklı ve güzeldi. Her şey güzel gidiyorken Kou'nun sırf kendini ona karşı sorumlu hissettiği için Narumi'yi seçmesine sinir oldum. O zaman Futaba'ya çok üzülmüştüm. Zaten fazla sürmeden o da Touma ile çıkmaya başladı. Touma ne kadar sevimli ve anlayışlı olsa da ben bir türlü ona ısınamadım. Bir ara Futaba Touma'ya resmen aşık gibi davranıyordu ama sonradan Touma'yı bıraktı. Bence orası biraz saçmaydı umut verip verip bıraktı. Manganın bu kısmı hoşuma gitmeyen bir yerdi onun dışında gayet güzeldi yan karakterleri de sevdim özellikle Kou'nun abisi ve Kominato çok eğlenceliydi. Yuuri'nin Kou'ya aşık olmasına sinir olmuştum ama Futaba ile olan arkadaşlıklarına hayran kaldım. Murao da çok cool bir karakterdi finalde Kominato ile sevgili olmaları güzel oldu.

  2014 yapımı bir live action filmi var. Futaba karakteri güzeldi ama Kou lise öğrencisinden büyük görünüyordu ve mangaya göre daha duygusuz gibiydi. Oyunculuklar güzeldi. Film genel olarak fazla kötü değildi ama ben mangaların live action'larını sevemiyorum çünkü yüzlerce sayfalık mangayı 2 saate sıkıştırıyorlar. Olaydan olaya atlıyorlar, mangasını okumayan biri hiç bir şey anlamaz live actionlardan. Tabi arada güzel olanlarda oluyor mesela L-DK live action'ı mangasından daha çok  beğenmiştim.

   Sonuç olarak çok güzel bir seriydi. Arkadaşlık, kardeşlik, aile, aşk kavramları gayet güzel işlenmişti. Herkese tavsiye ederim :)
                       
                                     


Lovely Complex -Anime Yorumu



LOVELY COMPLEX

KONUSU


Koizumi, 1.70 cm boyunda, hemcinslerine göre uzun boylu bir kızdır. Otani ise Koizumi’den yaklaşık 10 cm daha kısa bir erkektir. Bu ikili lise başladığından beri birbiriyle sürekli ağız dalaşına girmekte ve çoğunlukla da bu kavgaları etraftakileri eğlendirmektedir. Zaten kısa bir süre sonra da sınıf öğretmenleri Koizumi ve Otani’yi “All Hanshin-Kyōjin” olarak çağırmaya başlar. 

Bu sırada okula yeni gelen Suzuki adındaki genç çocuk, Koizumi’nin hayallerini süslemeye başlar. Bu durumu hemen fark eden Otani, Koizumi’ye işbirliği teklif eder. Otani’nin Suzuki ve Koizumi’yi bir araya getirmesinin karşılığında Koizumi’de en yakın iki arkadaşından biri olan Chiharu’yu Otani’ye ayarlayacaktır. Planlarını yapan Koizumi ve Otani, diğerleriyle birlikte havuza giderler. Eğlenceli bir günün ardından Koizumi ve Otani acı gerçeği öğrenir. Chiharu, kendi boylarında olan Otani’yi tam bir erkek gibi görmezken Suzuki’de Koizumi için aynı şeyleri hissetmektedir.

Koizumi ve Otani, boy komplekslerine ve sürekli kavga etmelerine rağmen bir şekilde kişiliklerinin birbirine uygun olduğunu yavaş yavaş fark etmeye başlayacaktır. 


YORUM


   Lovely Complex benim ilk izlediğim anime olmakla beraber en sevdiğim shoujo animelerdendir. Öncelikle konusu çoğu shoujo animelerinden değişik. Görmeye alıştığımız uzun, yakışıklı erkekler ve kısa, utangaç kızlardan eser yok. Konusunda bahsedildiği gibi Koizumi Otani'den 10 cm uzun, deli dolu, utangaç olmayan sevimli bir kızdır. Boyu çevresindekilere göre çok uzun olduğu için kendine uygun bir sevgili bulamıyor. Otani de aynı şekilde bir erkeğe göre kısa olduğu için kendine uygun bir kız bulamıyor. Tam ideal tiplerini buldular, birbirlerine arkadaşlarını ayarlamaya söz verdiler , Koizumi'nin hoşlandığı çocuk ve Otani'nin hoşlandığı kız çıkmaya başlar. Ardından gelişen olaylarla birlikte Koizumi aşık olmak için boyun bir etkisi olmadığını anlar ve Otani'ye aşık olur. 

   Anime gerçekten komik ve yer yer dram da var. Tek sorun anime sanki fazla uzatılmış. Mesela Koizumi Otani'nin peşinde çok fazla koştu, Otani duygularını çok geç anladı ama bunlar da fazla önemli sorunlar değil. Sadece Otani ve Koizumi'nin komik diyalogları, birbirlerine seslenişleri için bile izlenir bu anime. Yan karakterler de çok hoştu bence. Ayrıca müzikleri de gayet güzel ben en çok 1.opening, 1.ending, Dry Tears OST, Honobono OST 'u beğendim ve hala dinlerim. 2006 yılında çıkmış bir live action filmi var ama ben izlemedim.

    Anime izlemeye başlayacaksanız size anime izlemeyi sevdirecek güzel bir yapımdır :)