2 Ocak 2019 Çarşamba

Cengiz Aytmatov- Toprak Ana Kitap Yorumu



CENGİZ AYTMATOV-TOPRAK ANA KİTAP YORUMU




Kitabın konusu şu şekilde;



 Bu kitap okuduğum ilk Cengiz Aytmatov kitabıydı ve yazarın dilini çok sevdim. Betimlemeleri ayrıntılıydı ,kendinizi orada hissedebiliyordunuz. Kitap gayet kısa yani bir günde çok rahat bitebilecek bir kitap.

Konusundan bahsedecek olursak kitap bir kadının etrafında gelişiyordu. Genç kızlığını, aşık olmasını, evlenmesini, çocuklarının olmasını, çocuklarını ve kocasını teker teker savaşa göndermesi gibi her şeyini Toprak Ana'ya anlattı. Biz de okuduk. 






Spoiler!!

Kitapta en sevdiğim şey zaten baş karakterin güçlü duruşuydu. Her şeye rağmen dimdik ve gururlu bir şekilde ayakta kaldı ve kabuğuna çekilip dünyadan elini ayağını çekmeden her zaman kendisi ve köy halkı için çalıştı, çabaladı.

Kitapta beni en çok duygulandıran olay da annenin şehirde okuyan oğlunun askere giderken bindiği treni öğrenmesi ve oğlunu görmek için binbir zorlukla oraya gitmesiydi. Birkaç saniyelik sürede oğlunu görmesi, oğlunun ona şapkasını fırlatması çok duygusaldı. Bunun onların birbirlerini son kez görüşü olması ve annenin o şapkayı yıllarca saklaması da olayı daha da üzücü yapıyor.

Sadede gelirsek kitabı çok beğendim. Kısacık zaten hemen bitiyor. Okumanızı tavsiye ederim.^^

24 Temmuz 2018 Salı

Kusursuzlar-Kitap Yorumu



Herkese merhaba.Bu blogu 2 seneden fazla bir süre önce açmıştım. Farkettim ki blogumda çok az yazı var, uzuuun zamandır hiçbir şey yazmamışım ve bayadır anime falan izlemiyorum. Gerek dersler gerekse üşengeçlik -kesinlikle üşengeçlik- bu blog fikrimi biraz rafa kaldırmıştı ama artık düzgün aralıklarla dizi,film,kitap,gündem hakkında yazmak istediklerimi sizle paylaşacağım....

Neyse duyuru kısmını geçtiğimize göre konumuza dönelim.................



İlk önce kitabın konusuna değinelim. Bu distopik bir evrende geçiyor. Afet adı verilen bir olay oluyor ve bu olay sonucunda kadınlar erkeklere hizmet etmek için doğal yollarla değil,özel olarak üretilmeye başlanıyor. Bu kızlar reşit olana kadar çok sıkı bir rekabet içinde Okul adlı yerde eğitim görüyorlar. Reşit olunca da okuldaki başarısına bağlı olarak ya eş ya cariye ya da okulda öğretmen olarak kalıyorlar. Kitabımız böyle bir zamanda geçiyor.
 
     
                    Orijinal kapak da bu

!!!!!!!Spoiler İçeren Yorum!!!!!

Ben bu kitabı geçen sene Bursa Tüyap Kitap Fuarı'ndan almıştım. Açıkçası hem ciltli olması hem kapağındaki manken hem de hap şeklindeki ayracı görsel olarak çok hoşuma gitti ve sınavlardan sonra kafa dağıtmak için okurum, nasılsa çerezlik bir kitaptır diye düşünmüştüm. Konusunu okuyunca distopik bir roman olduğunu gördüm ve bir Açlık Oyunları bir Uyumsuz daki gibi karakterin var olan düzene kafa kaldıracağını,kahramanlık hikayesi okuyacağımı falan düşündüm.

Baş karakterimiz Freida çok gereksiz,vasıfsız bir karakterdi. Kendisini hiç sevmedim. Sürekli birilerine yalakalık peşindeydi amacı neydi hiç anlamadım bir türlü kendisi gibi davranmadı. Ayrıca toplumda hiçbir yanlışa kafa kaldırıp isyan etmedi ki bu beni şaşırttı çünkü dediğim gibi bir Açlık Oyunları gibi bir şey bekledim konu itibariyle.

Kitapta çok fazla kendini yineleme vardı. Fazla uzatıldığını düşünüyorum.
Ayrıca kitap çok karanlık bir havada geçti. Okurken neredeyse hiç heyecanlanmadım aksine sinir oldum ve kitaptaki herkesi dövmek istedim.

Kitabın sonu beni şaşırttı. Tam düşündüğümden başka bir şekilde bitiyor derken düşündüğümden çok başka şekilde bitti. Bu benim hoşuma gitti gerçi böyle sonları seviyorum.
Son olarak Darwin senden hiç hoşlanmamıştım, yamuk yapacağını biliyordum ama yine de sana sinir oldum. Aslında kitaptaki her karakter beni rahatsız etti zaten böyle distopikimsi, rahatsız bir dünyadan normal insan beklenemezdi.

Sonuç olarak pek de kesin okumalısınız diyebileceğim bir kitap değildi. Ama her şeye rağmen akıcı bir kitaptı ve çabucak bitti. Boş zamanınız varsa okuyabilirsiniz tabii ama okurken gerim gerim gerilip sinir olabilirsiniz. Okuduğunuz için teşekkürlerrrrrr💜💜

5 Ağustos 2017 Cumartesi

10 KORE DİZİSİ ÖNERİSİ 2017


1-Kill Me Heal Me



  Dizi, küçüklüğünde geçirdiği bir travma yüzünden kişiliği 7 ye bölünmüş Cha Do Hyun ile doktorluğunun ilk yılında olan psikiyatrist Oh Ri Jin arasındaki aşkı konu alıyor.
   Birçok Kore dizisi izlesem de bu dizi benim için her zaman bir numaradır. Gerek senaryo gerekse oyunculuk gerçekten harikaydı. Hele bu diziyi izleyip de Shin Se Gi karakterine hayran kalmayan çok az kişi vardır.

                           

2-Scarlet Heart:Ryo



 Başrolünde Lee Joon Gi ve IU'nun olduğu bu fantastik-tarihi dizide lanetli olarak görülen bir prens ile günümüzden geçmişe giden bir kızın aşkı anlatılıyor.
 Bir  Çin romanından uyarlanan bu dizinin reytingleri Kore'de kötü olmasına rağmen uluslararası fanlar tarafından çok sevildi. İkinci sezonunun olması için imza bile toplandı ama reytingleri düşük olduğundan büyük ihtimalle ikinci sezonu olmayacak.
  IU'nun oyunculuğu çok fazla tartışma konusu oldu ancak bence çok iyi olmamakla beraber çok da kötü değildi. Lee Joon Gi'den bahsetmeye bile gerek yok bence zaten oyunculuğu herkes tarafından bilinen bir gerçek.



3- İljimae

     
 Yine başrolünde Lee Joon Gi var ve yine tarihi bir dizi. Ailesinin intikamını almak için geceleri 'İljimae' adıyla zenginlerin evini soyup fakirlere dağıtan bir halk kahramanının hikayesi anlatılıyor.
 Gerçekten çok sürükleyiciydi ve yer yer çok üzdü yer yer çok güldürdü. Diziyle alakalı tek beğenmediğim şey sanırım başrol kızın Bong Soon olmamasıydı. Han Hyo Joo severim ama dizideki karakterini sevdiğimi söyleyemem. İyilik meleği gibi gezinmesi beni sinir etti. Bong Soon her açıdan ondan daha iyiydi diye düşünüyorum. Baba karakteri çok çok çok tatlı ve iyi biriydi sonra ağlattı ama neyse .

                   

4-My Girl




 Biraz eski bir dizi. Lee Dong Wook ve Lee Da Hae'i shiplemekten ciğerimi solduran dizidir. Bu sefer Lee Joon Gi ikinci erkek rolünde.
  Dizinin konusu: Seol Gong Chan isimli bir iş adamının dedesi ondan son isteği olarak yıllar önce kaybettiği torununu bulmasını ister. Torunu bulamayan Gong Chan yalancılığıyla meşhur Joo Yoo Rin ile anlaşarak sahte torun olmasını ister.
  Müzikleri ve Joo Yoo Rin karakteri ile en sevdiğim diziler arasına girmiştir.



5-The Princess' Man

   

 Bu da bir tarihi dizi. Başrollerinde Moon Chae Won ve Park Shi Hoo var.
  Babası bir komploya kurban giden Kim Seung Yoo ile babasının katilinin kızı Lee Se Ryung'un aşkını anlatıyor.
  Müzikleri, oyunculuk,senaryo bakımından çok çok iyiydi. Baya bir ağlamıştım özellikle son bölümlerde.

     

6-Pinocchio

       


 Başrollerinde Lee Jong Suk ve Park Shin Hye var.
  Ailesine iftira atılmış, medya tarafından suçlu duruma düşürülmüş Ki Ha Myung ve onu ölen oğlu yerine koyup evlatlık alan adamın torunu Choi İn Ha'nın aşkı ve Ki Ha Myung'un intikamı anlatılıyor.
 Bu diziyi izlediğimde muhabir olmaya çok özenmiştim. Lee Jong Suk'a hayran olmuştum o zamanlar sonra kaptırıp bütün dizilerini falan izlemiştim. Tavsiye ederim diziyi ama uyarayım ilk bölümde hunharca ağlayabilirsiniz.



7-Queen of The Ring


 Bu bir mini dizi. Çoğunuzun Splash Splash Love'dan tanıdığı Kim Seul Gi çirkin kendine güveni olmayan bir kızı canlandırıyor. Bu kızın ailesinin bütün kadınları çirkin ama kocaları çok yakışıklıdır. Bunun sebebi ailenin sahip olduğu büyülü yüzüktür. Yüzük sayesinde sevdikleri adamlara hayallerindeki kadın gibi görünürler.
  Çok çerezlik çok eğlenceli bir diziydi ama Kore'de güzelliğe bu kadar takıntılı olmaları yer yer beni sinir etti. Neyse ki sonu çok güzeldi.

   


8-Fight For My way




  Final yapmadan önce bölüm bekleyerek izlediğim ilk diziydi. Zaten daha yeni final yaptı.
  İki çocukluk arkadaşının hayallerine ulaşmasını ve onların aşklarını anlatıyor.
  İtiraf etmeliyim ki ilk bölümlerde sıkılmıştım ama devam ettikçe dizi güzelleşti. Gereksiz dramlar, uzatmalar olmadan, insanı sıkmadan ilerleyen çok tatlı bir diziydi.

       

9-Man From The Stars



  Başrollerinde Jun Ji Hyun ve Kim Soo Hyun var. Dizide uzaylı olan Do Min Joon ile ünlü bir oyuncu Cheon Song Yi'nin aşkını anlatılıyor.
 Jun Ji Hyun'un bu dizideki oyunculuğu ef-sa-ne. Zaten benim için diziyi eğlenceli kılan şey Song Yi karakteri olabilir.
 Kore'de de reytingleri çok iyiydi.



10- Coffee Prince
 
   

  Sonuncu dizimiz Coffie Prince. Tabi bu kült bir dizidir büyük ihtimalle çoğunuz izlemiştir. İzlemeyenler için konusu erkek kılığında çalışan Go Eun Chan ve kahve dükkanının patronu Choi Han Kyul'un aşkıdır.
 Sadece Gong Yoo için bile izlenebilir bir dizi öyle söyleyeyim. Çoğu erkek kılığına girmeli dizilerde olduğu gibi kızın gerçekte kız olduğunu bilip de aşık olan değil, kızı erkek olarak tanısa bile yine de aşık olan buna karşı koyamayan bir karakter mesela Han Kyul karakteri. Hala izlemediyseniz izleyin derim.


         



 






24 Aralık 2016 Cumartesi

Ano Hana -Anime Yorumu

ANO HANA


                   


Ano hana dram, sadakat ve arkadaşlık konulu duygusal bir animeydi. Yıllar önce arkadaş olan karakterlerimizden biri daha küçükken ölüyor ve yıllar sonra kendini gruptan birine, Jintan'a, gösteriyor. Ölmeden önce bir şey dilediğini bu dileği gerçekleşmediği sürece ruhunun arada kaldığını diğer tarafa geçemediğini söylüyor. İlk başta bunu yaz buhranı sanan Jintan sonunda durumu kavrıyor ve arkadaş grubunu tekrar bir araya getirip Menma'nın dileğini bulup gerçekleştirmeye çalışıyor. 

Konusu bu şekilde olan animedeki duygular gerçekten samimi bir şekilde işlenmiş. Yer yer ağlayıp yer yer gülüyorsunuz. Karakterlerde çok derin kişiliklere, yaralara sahipti. Her birinin acısını, kıskançlığın, üzüntüsünü hissedebiliyorsunuz izlerken. Yani karakterler gayet başarılı işlenmişti.




Benim bu animede en beğendiğim şeylerden bir tanesi de ending şarkısıydı. Bu animeyi özlediğim zamanlar hunharca bu şarkıyı dinliyor ve duygulanıyordum. Cidden çok güzel ve özel bir şarkı benim için.

Son sahnesi çok çok çok fenaydı. Ağlamaktan pert oldum resmen. Arada açıp açıp izliyorum hala o sahneyi. Final sahnesindeki duygu aktarımı gerek seslendirmeler olsun gerekse çalan şarkı olsun gerçekten çok duygulandırıcı ve başarılıydı.



Bir de live action filmi varmış fakat ben izlemedim. Boş bir vaktimde izlemeyi düşünüyorum.





Böyle dram ve ağlamalık bir anime arıyorsanız Ano Hana tam sizin için. Hoşçakalın^^



17 Aralık 2016 Cumartesi

Akatsuki No Yona- Anime/Manga Yorumu

AKATSUKİ NO YONA

Konusu

Krallığın tek prensesi Yona, hep el üstünde tutularak büyütülmüş, saraydan çıkmamış klasik bir prensestir. Çocukluk aşkı kuzeni Soo-Won'un, 16. yaş gününde babasını öldürmesi üzerine koruması Hak ile beraber saraydan kaçarak yeni bir hayata atılır.



Yorumu

Akatsuki No Yona, uzun zamandır izlediğim en güzel animeydi. Biraz romantizm, komedi, aksiyon içeren anime Yona'nın aşık olduğu Soo-Won'un tahta geçmek için Yona'nın babası kralı öldürmesi ve Hak ile Yona'nın beraber saraydan kaçmaları ile başlıyor. Bu süre içinde efsanedeki 4 ejderi bulup krallığın iyiliği için savaşıyorlar. Bu animeyi beğenmemin sebeplerinden bir tanesi de başrol kızımızın klasik Japon utangaç tatlı kızlarından olmaması, zaman içinde çok fazla değişime uğraması ve güçlü hale gelmesi onu benim favori anime karakterim yaptı.


Diğer karakterlere gelecek olursak, Hak'ın Yona'ya olan sadakati, sevgisi çok güzeldi. 4 ejderin 4'ü de birbirinden farklı karakterlerdi ve kendine özgü özellikleri vardı. Yona'yı animedeki bütün erkeklerle shipledim mesela çünkü bütün karakterler güzel işlenmiş, çok iyi karakterlerdi. Ama benim favorim tabiki Shin-ah. Hala arada açıp onu konu alan bölümü izleyip duygulanıyorum.



Bu fanart'ı çoooook sevdim.Hatta baya uzun bir zaman telefon arka planım buydu.

Animenin kurgusu iyi düşünülmüş, çizimleri de gayet güzeldi. Seslendirmeler falan her şeyi ben çok çok  beğendim. Anime bitince de oturdum mangasını bitirdim şuan mangasının yeni bölümünü bekliyorum hala devam ediyor. Normalde güncel mangalara yeni bölüm beklemeyi sevmediğimden bitmiş mangaları okurdum fakat buna sabredemedim ve başladım.

Mangasını daha çok beğendim aslında zaten animede 4 ejderi tamamladıktan sonra bitiyor, mangada bütün ekip birlikte savaşıyor. Soo-Won ne kadar ilk başta kralı öldürse de bence gayet iyi bir karakter. Krallığın barışı, birliği için uğraşıyordu.


Kısacası bu animeyi izlemediyseniz hemen başlayın derim emin olun hiç sıkılmayacak hemen bir sonraki bölümü açmak isteyeceksiniz. Bir daha ki yorumda görüşmek üzere ^^









24 Eylül 2016 Cumartesi

Angel Beats - Anime Yorumu







ANGEL BEATS

Konusu

3 Nisan-26 Haziran 2010 tarihlerinde yayımlanan Angel Beats! 13 bölümden oluşmaktadır. Hikayeyi Seiji Kishi yönetip, Jun Maeda kaleme almıştır. Aksiyon, dram, komedi ve doğa üstü güçler türlerini barındıran anime, bazen güldüren bazen de ağlatan hüzünlü duygusal yapısıyla size karmaşık duygular yaşatacaktır.

Yorumu

Angel Beats'in çok ağlatan bir anime olduğunu sağdan soldan duymuşsunuzdur. Angel Beats, derin bir konuya sahip, güzel bir animeydi ancak bölümlerin arasına çok ara koyduğum için beni fazla etkilemedi ama yine de her bölümünü zevkle izledim. Konusuna değinmek gerekirse baş kahramanımız Otonashi uyanıyor ve tamamen farklı bir dünyada olduğunu ayrıca hiçbir şey de hatırlamadığını farkediyor. Orada karşılaştığı Yurippe ona meleklerle olan bir savaşın varlığından söz ediyor ve olaylar böyle başlıyor. Öncelikle her karakterde çok fazla acı çekmiş, derin karakterlerdi. Keşke daha fazla bölüm olsaydı da diğer karakterlerinde geçmişlerini görebilseydik diye düşünüyorum ama bu şekilde de finali gayet güzeldi.



18 Mart 2016 Cuma

16 Life -Manga Yorumu


16 LİFE


KONUSU

Saya sıradan, uyuşuk bir lise öğrencisidir. Bir gün karaokede heyecanlı bir şekilde en sevdiği sanatçı Takase Kazuki’nin şarkısını söylerken, Takase Kazuki’nin kendisi de onu seyretmektedir.

YORUMU

   Bu manga da kısacık bir mangadır. 11 bölümden oluşuyor. Son günlerde hep boş zamanlarda okuduğum kısa mangalara kısa kısa yorum yapıp geçiyorum. Bu manga da hastanede sıra beklerken sıkılıp bir kaç saatte bitirdiğim bir mangadır. Biliyorum hep shoujo, kısa mangalar falan yorumluyorum bu aralar çünkü bugünlerde o kadar üşengecim ki yatağımdan çıkamıyorum. Neyse size manganın konusundan bahsedeyim. Mangamızın konusu çok ilgi çekici. Sıradan liseli bir kızın yakışıklı, eski rock grubu üyesi bir yapımcı tarafından keşfedilmesiyle başlıyor olaylar. Kızla çocuk birbirine bir şeyler hissediyor.Kız çıkış yapıyor falan çocukla dedikoduları çıkıyor. Kızın geleceği mahvolmasın diye kıza yalan söyleyip onu terk ediyor. Sonra tabi mutlu son...
    Bence konusu güzeldi ben böyle keşfedilme işlerini severim fakat çizimlerin gözleri çok büyüktü. Ben böyle gözlerden gerçekten hiç hoşlanmıyorum neden bilmiyorum ama batıyor sanki.
   Böyle, kısacık bir yorum oldu. Bir daha ki yorumda buluşmak üzere ^^